Social Icons

Pages

23 Ocak 2013 Çarşamba

Manisa İli Tarihi 30

Hüsrev AğaHamamı:

Kargir bir yapıdır. Cephesi, ortadaki daha yüksek olmak üzere üç sivri tonozlu niş halindedir. Ortadaki tonozlu niş içindeki basık kemerli kapıyla hamamın soyunmalık kısmına girilir. Soyunmalık kısmı, büyük sekizgen tamburlu bir kubbe ile örtülmüştür.Günümüzde çok harap durumda olup bir çırçır fabrikasının deposu olarak kullanılmaktadır.

Alaca Hamam:

15. yüzyıla tarihlenen bir çifte hamamdır. Erkekler kısmı girişi, cadde üzerindeki özelliklerini yitirmiş mermer kaplamalı bir kapıdandır. Kare planlı soyunma kısminin (soğukluk) üstü kubbe ile örtülmüştür. Sıcaklık kısmı ile soğukluk arasındaki aynalı ve beşik tonoz örtülü ara mekan ılıklık ve tuvalet olarak düzenlenmiştir. Ortasında göbek taşı bulunan sıcaklık kısmı kubbenin doğu ve batı kenarlarına inşa edilmiş, aynalı tonoz örtülü yan mekanlarla genişletilmiştir. Güney yönündeki iki simetrik planlı ve kubbeli hacimler de hamamın en sıcak bölümü olan halvetidir. Sıcak su haznesi bu halvetin bitişiğindedir.

Cumhuriyet Hamamı:

Yakut Ağa hayırlarından olan ve bugün Cumhuriyet Hamamı adını taşıyan yapı 16. yy.'da inşa edilmiştir. Hamamın ön cephesi bir sıra dükkan şeklinde düzenlenmiştir. Kuzey cephesinde bulunan kadınlar bölümünün kapısından ortasında şadırvan bulunan kubbe örtülü geniş bir soyunma mahalline girilmektedir. Yıkanma odaları kare planlıdır. Erkekler bölümünün kapısı batı yönündedir. Buradan kubbe örtülü geniş bir soyunma bölümüne girilmektedir ve bu bölümden kısa bir aralıkla üç kubbe ve bir tonozla örtülü yıkanma odalarına geçilmektedir. Üst örtü klasik kiremit kaplı kubbelerle sağlanmış ve saçaklar, kirpi saçak şeklinde düzenlenmiştir.

Manisa İli Tarihi 29

MANİSA İLİ HAMAMLAR
Hamamlar

Dere Hamamı (Gülgün Hatun Hamamı):

Gülgün Hatun tarafından yaptırılmıştır, 14. yy.'a tarihlenmektedir. Merkezi kubbeli, dört eyvanlı hamam tipindedir. Girişten, kubbeli soyunmalık kısmına geçilmektedir. Soğukluk bölümü ikiye ayrılarak yansının tuvalet olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Ilıklık, duvarları taş sekilerle çevrelenmiş kubbeli geniş bir mekandır. Buradan kubbe örtülü usturalığa geçişi sağlayan iki kapı daha vardır. Tonoz örtülü eyvanların arasında kubbeli halvet bölümleri yer alır. Yol açmak için soyunmalık kısmı yıkılmıştır. Çok harap durumda olan hamamın çevresi tamamen evlerle kapatıldığı için dışarıdan görülmemektedir.

ÇukurHamam:

İshak Çelebi vakfiyesinde akar olarak belirtilen iki hamamdan biri Çukur Hamam'dır ve Ulu Cami'nin kuzey-doğusundadır. Çukur Hamam, dört eyvanlı, merkezi kubbeli hamam tiplerinin bir örneğidir. Kare planlı ve kubbe örtülü camekanın (soyunmalık) iç duvar kenarlarına yüksek taş sekiler yapılmıştır. Tonoz örtülü soğukluk bölümünden kubbeli ılıklık bölümüne geçilebilir. Ilıklık ile camekan arasındaki kubbeli, küçük oda usturalık bölümüdür. Ilıklık kısminin doğuşu dört eyvanlı ve halvetli sıcaklık kısmıdır. Merkezi kubbenin altına rastlayan yerdeki göbek taşı bugün yok olmuş kubbe bölümü yıkılmıştır.

KaraköyHamamı:

Yan yüzleri kapalı ön cephesi iki bizanten başlıklı mermer sütunlara oturan üç sivri kemerden ibaret revak sistemi hamamın giriş mahallidir. Cephesi kırmızı tuğla ve beyaz derzlerle yapılmış, geometrik motif ve zencereklerle süslüdür. Hamam tromp bingilere oturan bir kubbe ile örtülüdür. Kubbenin üstü Bursa anıtsal yapılarında görülen özellikteki kiremitlerle kaplanmıştır. Kubbenin tepesinde altıgen formlu bir aydınlık feneri bulunmaktadır.

Manisa İli Tarihi 28

Diğer Korunan Eserler :

Sinan Bey Medresesi: (Manisa-Merkez)
Karaköy semtinde yer alan medrese, 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet’in müderrislerinden Titrek Sinan Bey tarafından yaptırılmıştır. Beylikler dönemi mimarisinden klasik Osmanlı mimarisine geçiş özellikleri gösteren açık avlulu tarzdaki medreseye giriş, kuzeye bakan bir taç kapı ile sağlanmaktadır. Dikdörtgen planlı medresenin güney cephesinde mescit – dershane, doğu ve batı kanatlarında ise beşer oda yer almaktadır. Vakfiyesinden, medresenin yanında bulunduğu anlaşılan sübyan mektebi günümüze ulaşmamıştır.

Mevlevihane: (Manisa-Merkez)
Spil Dağı’nın kuzey eteklerinde 1369 yılında İshak Çelebi tarafından yaptırılmış olan Mevlevihane, projesi Mimar Emet Bin Osman’a ait bir tekkedir. Ortadaki kubbeli semahanenin güneyine sivri tonozlu geniş bir ana eyvan eklenip tekkenin mescit kısmı oluşturulmuştur. Giriş eyvanında iki katlı bir düzen uygulanmış ve üst kat musiki icra yeri olarak kullanılmıştır. Yapılışından bu yana birçok onarım geçirmiş ve bu onarımlar sırasında özelliklerini önemli ölçüde yitirmiştir

Darphane: (Manisa-Merkez)
Spil Dağı’nın kuzey eteklerinde, Ulu Camii’nin batısında yer alan kare planlı , iki katlı, üzeri kubbe ile örtülü olan bina kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Alt katı sivri tonozlarla örtülü yan yana iki mekan halinde düzenlenmiştir. Üst katın ön cephesinde sivri kemerli sağır nişler içine yerleştirilmiş pencere bulunmaktadır. Binanın niteliği ile ilgili kesin bir bilgi olmamakla birlikte, Saruhanoğulları’ndan İlyas Bey’e ait 1362 tarihli bir sikkeyle birlikte bulunan bir miktar sikke sebebiyle “Darphane” olarak adlandırılmıştır.

Manisa İli Tarihi 27

Peri Bacaları : (Kula)
Kula ve çevresi, volkanik orijinli jeolojik yapı arz etmektedir. Burgaz Mevkii’nde Gediz Nehri’nin üst kısmında, ısı değişiklikleri, yağmur, rüzgar ve erozyon neticesinde oluşmuş, peri bacaları görünümlü doğal oluşumlar görülür. Gediz Vadisi içinde, pastel tonlarda görkemli bir peyzaj oluşturan Peri bacalarına Kula – Ankara yolu üzerinde bulunan Gediz Köprüsü’nden sapılan bir yolla ulaşılır. İlçeye uzaklığı yaklaşık 18 km’dir.

Kula Volkanları : (Kula)
Kula yöresinde volkanik etkinlikler dördüncü zamanın başlarına kadar sürmüş ve genç volkanlar oluşmuştur. Sönmüş küçük volkanların bulunduğu bu alanda, çeşitli dönemlerde püskürmeler olmuş ve lav akıntıları çevreye yayılmıştır. Bu özelliğinden dolayı tarihte Kula ve çevresine Yanık Ülke (Katakaumene) denilmiştir. İzmir – Ankara yolu üzerinden de izlenebilen volkanik tepelerin en büyükleri Sandal ve Kara Divlit’tir.

Bintepeler: (Salihli)
Salihli-Gölmarmara yolu üzerinde ve Gediz Nehri ile Marmara Gölü arasında kalan arazide irili ufaklı 90 kadar tümülüsün yer aldığı bir kral mezarlığı bulunmaktadır. Tümülüslerde ölü gömülen taş odalar yer almaktadır. En büyükleri Krezüs’ün babası Kral Alyates ile Kral Gyges’e ait olan tümülüslerin hemen hepsi ilk ve orta çağlarda tahrip edilmiştir.

Fosil Ayak İzleri : (Salihli)
Salihli ve Köprübaşı ilçeleri sınırına yakın konumda bulunan Köprübaşı – Çarıklar Köyü Nebiler Mevkii ile Salihli – Sindel Köyü Çakallar Tepesi civarında, günümüzden 15.000 – 25.000 yıl öncesine ait fosil ayak izleri bulunmaktadır. Killi, ıslak çamur tabakasında oluşan izler, sıcak volkan küllerine maruz kalması neticesi tuğla gibi pişerek binlerce yıldır şekillerini muhafaza etmiştir.



Darkale – Tarhala : (Soma)
Tarihi Bergama Krallığı dönemine kadar inen köyün eski adı Tarhala’dır. Tarhala adının Darkale olarak değiştirilmesinin ise Selçuklular döneminde olduğu, Salname-i Osmani’den anlaşılmaktadır.

Darkale 19. yüzyıl Osmanlı dönemini hatırlatan, set üzerine yapılmış manzaralı evleri, dar sokakları ve Kırkoluklu Camii, Minareli Camii, bedesteni, hamamı ile görülmeye değer yerlerden biridir.

Manisa İli Tarihi 26

MANİSA İLİ KORUNAN ALANLAR
Korunan Alanlar

Niobe (Ağlayan Kaya): (Manisa-Merkez)
Şehrin güneyinde yükselen Spil Dağı’nın mekan olduğu öykülerden biri de Niobe’ye aittir. Tantalos’un kızı olan Niobe Manisa’da doğmuş, yine efsaneye göre tanrıça Leto ile birlikte çocuklukları bu yörede geçmiştir. Daha sonra Thebai Kralı Amphion ile evlenen Niobe’nin, yedi kız, yedi erkek olmak üzere 14 çocuğu olur. Çocukluk arkadaşı ve Zeus’un eşi Leto’nun ise Apollon ve Artemis olmak üzere iki çocuğu vardır. Her fırsatta çocukları ile gururlanan Niobe’nin, kendisinin çok çocuğu olduğunu, Leto’nun ise sadece iki çocuğunun olduğunu söylemesi tanrıça Leto’yu öfkelendirir ve çocuklarından Niobe’yi cezalandırmalarını ister. Niobe’nin bütün çocukları, Apollon ve Artemis’in oklarıyla öldürülürler. Niobe, çocuklarının cesetleri başında günlerce ağlar. Sonunda tanrı Zeus, Niobe’nin haline acır ve ızdırabına son vermek için onu Spil Dağı eteklerinde taş haline getirir.

Karaköy semti Çaybaşı Mevkii’nde kadın başı şeklindeki bu kayanın göz çukuru şeklindeki girintilerinden yakın zamana kadar sızan su damlaları Niobe’nin gözyaşları olarak yorumlanır ve halk arasında “Ağlayan Kaya” adıyla anılırdı.Yakından bakıldığında doğal bir kaya oluşumu, batı yönünde biraz uzaklaşılarak bakıldığında ise kadın başı şeklinde görünen bu kaya en çok ziyaret edilen yerlerden biridir.

Kybele Kaya Anıtı: (Manisa-Merkez)
Değişik kültürlerde Kubaba, Marienna, Hepat, Artemis, Venüs gibi farklı isimlerle anılan ve yeryüzündeki bütün canlıların anası olduğuna inanılan bereket tanrıçası Kybele’nin kaya kabartması, Manisa’ya 7 km uzaklıktaki Akpınar Mevkii’ndedir. M.Ö.13.yüzyıla tarihlenen kabartmanın, Hitit ordularının yöreye yaptığı bir sefer sırasında yapıldığı sanılmaktadır. Spil Dağı kuzeydoğu eteklerine oyularak yapılmış olan rölyefte ana tanrıça, Gediz Ovası’na doğru bakan ve iki yanında birer aslan bulunan, oturmuş kadın şeklinde tasvir edilmiştir. Büyük ölçüde yıpranmış olduğundan yanlardaki aslan figürleri seçilememektedir. Halk arasında “Papaz Kayası” adıyla da anılan rölyefin üst tarafında, muhtemelen Kybele rahiplerine ait olan kaya odaları bulunmaktadır.

Kula Evleri : (Kula)
Kula, sivil Osmanlı mimarisinin özellerini taşıyan genellikle 18. ve 19. yüzyıl yapısı evleriyle ünlü, görülmeye değer açık hava müzesi gibidir. Türünün özgün örneklerini oluşturan, dar sokaklar boyunca sıralanmış evlerde, ağırlıklı olarak ahşap malzeme kullanılmıştır. Daha çok iki katlı, cumbalı ve saçakları süslemeli olan evlerin hepsinde, yüksek duvarlarla sokaktan ayrılmış birer avlu bulunur. Zemin katta mutfak, kiler ve ahır gibi mekanlar yer alır. Fırın ve tuvalet genelde avludadır. Evlerin üst katlarındaki odalardan bir ya da iki tanesi baş oda olarak ayrılmıştır. Kapı, pencere, zemin, tavan ve davlumbaz gibi ahşap unsurlarda zarif süslemeler kullanılmıştır.

Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in doğduğu ev Kültür Bakanlığı’nca aslına uygun olarak restore edilerek gerekli iç düzenlemeler yapılmış ve 1985 yılında da ziyaretçilere açılmıştır.

Manisa İli Tarihi 25

MANİSA İLİ TÜRBELER
Türbeler

Saruhan Bey Türbesi: (Manisa-Merkez)
Bizans döneminin önemli bir merkezi olan Manisa, Saruhan Bey tarafından fethedilerek beylik merkezi haline getirilmiştir. Fetih gününün 1313 yılının Regaip Kandiline tesadüf etmesi nedeniyle, o günden günümüze Regaip Kandili ile Manisa’nın fethinin birlikte kutlanması gelenek haline gelmiştir. Tonozlu girişi ile yöreye has bir plan tipinin ilk örneklerinden olan Saruhan Bey’in Muradiye Camii’nin batısındaki türbesi, torunu İshak Çelebi tarafından yaptırılmıştır.

Revak Sultan Türbesi: (Manisa-Merkez)
Yapım tarihi belli olmayan türbe Niobe (Ağlayan Kaya) yakınlarındadır. Kare planlı olan türbe piramidal bir kubbe ile örtülmüştür. Kaba taş ve tuğladan yapılmış binanın kuzey cephesi yuvarlak, tuğla kemerli sağır bir niş halindedir. Türbenin içinde biri Horasan pirlerinden Revak Sultan’a ait olmak üzere üç sanduka bulunmaktadır.

Yedi Kızlar Türbesi: (Manisa-Merkez)
Karaköy semtinde yer alan türbe Saruhan Bey’in eşi Gülgün Hatun tarafından yaptırılmıştır. 14.yüzyıla tarihlenen dikdörtgen planlı, tek bir kubbeyle örtülü olan türbenin sivri kemerli bir girişi vardır. Türbede bulunan yedi sanduka nedeniyle Yedi Kızlar adı verilen türbe, aslında Saruhanoğulları’nın eşleri için yaptırılmıştır. Ön sırada bulunan üç mezardan ortada bulunanın Gülgün Hatun’a ait olduğu sanılmaktadır.

22 Sultanlar Türbesi: (Manisa-Merkez)
Konuk Caddesi’ndeki türbe sekizgen planlı, kesme taştan yapılmış, tek kubbe ile örtülü bir binadır. 15.yüzyıl sonlarında, Manisa’da sancak beyi olarak görev yapan Osmanlı şehzadelerinin yakınları için yapılmış olan türbede, sekizi erkek, diğeri kadın ve çocuklara ait 22 sanduka bulunmaktadır.

Tabduk Emre Türbesi : (Kula)
Kula’ya bağlı Emre Köyü’nde H. 954 yılına tarihlenen bir çeşme, iki hamam kalıntısı ve medrese temeli günümüze kadar ulaşabilmiştir. Tabduk Emre Türbesi olarak anılan yapı mimari unsurlar bakımından Manisa’daki Saruhan Bey Türbesi ile büyük benzerlikler taşımaktadır. Türbe içinde ortadaki Tabduk Emre’ye, diğerleri ise aile fertlerine ait olduğu söylenen on mezar bulunmaktadır.

Türbe kapısının hemen önünde, taşında balta tasviri bulunan mezarın ise Yunus Emre’ye ait olduğuna inanılmakta ve her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Manisa İli Tarihi 24

Yeni Han: (Manisa-Merkez)

Hacı Mehmet Sadık Bey tarafından yaptırılmıştır. 19. yy.'la tarihlenir. Dıştan dışa 47 x 38 m. ölçülerinde, dikdörtgen planlı, avlulu, ahırlı, iki katlı bir ticaret hanıdır. Ana girişe geç devirlerde ilaveler yapılmıştır. Batı-güney cephelerinin önü ampir üsluplu dükkanlarla çevrelenmiştir. Birinci katta depolar ve sonradan ilave edilmiş ahırlar yer almaktadır. Birinci kat odaları iç içe iki mekanlıdır. İkinci katta revaklara açılan tek mekanlı odalar yer almaktadır. Yapıda mekanların örtü sistemi tonoz, dış örtü sistemi ise kırma çatıdır. Yapının ana malzemesi taş ve tuğladır. Geç dönemde üzeri sıvanmıştır. Kuzey cephede pencere araları panolar içine alınmış ve çatıya geçiş silmesi tüm cephe boyunca kalem işi spiral motifleriyle doldurulmuştur. Bunlar içinde dama ve yeklenli motifleri de görülür. Hanın güney-batı cephesinin uçunda bir kuş evi vardır. 2001 yılında başlayıp, 2004 yılında tamamlanan restorasyon çalışmalarında restorasyon projesine ve yapının orijinaline uygun olarak yapılmıştır. Günümüzde Yeni Han alışveriş merkezi olarak kullanılmaktadır. Han’ın bugünkü kullanımından doğan ihtiyaca uygun olarak bazı mekanlar arasında geçişler sağlanmıştır.

Kurşunlu Han: (Manisa-Merkez)

1497 yılında Sultan II. Beyazıt'ın Hatunu Hüsnüşah Sultan tarafından inşa ettirilen Hatuniye Camisi ile birlikte külliye olarak yaptırıldığı sanılmaktadır. Kitabesi bulunmayan yapının 903 tarihli vakfiyesinden 36 alt, 38 üst odalı havuzlu bir han olduğu ahır bölümleri ile hana bitişik 21 dükkanın olduğunu öğreniyoruz. Kurşunlu Han iki katlı, açık avlulu, kareye yakın dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir. Taç kapısı (ana giriş) batı cephesinde yer almıştır. Doğu yönündeki açıklık vakfiyede belirtilen ahır bölümleri ile bağlantılı olabilir. Avlunun ortasında havuz yer almıştır. Zemin kat odalarının önünü kemerli revaklar gölgeler. İkinci kata ana girişin solunda bulunan taş merdivenle çıkılır ve ikinci kat odaları revaklı galerilere açılır. Yapının üst örtüsü orijinalinde kurşun olup, sonradan kiremit çatı ile kapatılmıştır. Ancak son onarımda kurşuna çok benzeyen galvanizli saç kaplama kullanılmıştır. Borsa Caddesi'nin açılması sırasında hanın kuzey cephesinde bulunan dükkanlar yıkılmış ve bu cephedeki alt kat odaları içten kapatılıp dışa açılarak dükkan olarak düzenlenmiştir. Halen öğrenci yurdu olarak kullanılmaktadır.

Manisa İli Tarihi 23

Hicri 1059, Miladi 1649 tarihinde yapılan cami kesme taşların derz aralarında klasik yassı tuğlaların yerleştirilmesi yöntemiyle inşa edilmiştir. Beden duvarlarındaki iki pencere, duvar eti içindeki boşalma kemerinin altına açılmıştır. Geçirdiği yangında çok harap olan caminin bugünkü düz ahşap tavanı yerine orijinalde kubbe olması muhtemeldir. Caminin kuzeyinde bulunan medreseden iz kalmamıştır. Minare orijinalliğini korumuştur. Kübik kaide üzerinde yükselen tuğla minaresinin gövdesinde, kireç harçlı kalın derz araları ile tuğla malzemenin geometrik motif ve zencerek motifler meydana getirmesi, Orta Anadolu Selçuklu minarelerini hatırlatmaktadır.
Hüsrev Ağa Camii (Manisa-Merkez)

İnşa tarihi kesin bilinmeyen Hüsrev Ağa Camii kare planlı ve tek kubbelidir. Kaba yontu taş malzeme ile inşa edilmiş ve taş blokların derz aralarına yatay ikişer, dikey birer sıra yassı tuğlalar yerleştirilmiştir. Her cepheye açılmış taş söveli dikdörtgen pencerelerin üstüne sivri kemerli sağır nişler halinde alınlık yerleştirilmiştir. Pencerelerin üst sırasında birer alçı pencere bulunmaktadır. Cephede yapılan büyük değişiklikler sonucu günümüze sadece basık kemerli kubbe yapısı orijinal biçimiyle kalmıştır. Minaresi kuzeybatı köşesindedir. Güney kısmında haziresi bulunmaktadır.
Akhisar Ulu Camii (Manisa-Akhisar)

Eski bir kiliseden çevrilmiş olan caminin yapılış tarihi bilinmemektedir. Ulu Camii’nin güney tarafı antik yapının duvarlarından ve kemerli kısımlarından ibarettir. Doğu ve batı duvarları Türk stiline göre kısmen onarım, kısmen de ilave görmüştür. Cami avlusunda dar-ül hadis ve bir de dershane inşa edilmiştir. Ulu Camii’nin hemen kuzeyinde ise bir Nakşibendi Tekkesi bulunmaktaydı. Bütün bu yapılar bugün mevcut değildir. Cami haziresinde Osmanlı Türk mezar taşları işçiliğinin güzel örneklerini görmek mümkündür.
Soma Darkale Minareli Camii (Manisa-Soma)

Darkale’nin minareli tek camisidir. Avlu giriş kapısı Bizans dönemi tezyinatlı sövedendir. 19. yüzyıla ait minare, camiden ayrı olup, özgün bir yapıya sahiptir. Minarenin yapımında antik dönemden kalma bazı malzemeler kullanılmıştır.
MANİSA İLİ ÇARŞILAR VE BEDESTENLER
Çarşılar-Bedestenler-Hanlar

Rum Mehmet Paşa Bedesteni: (Manisa-Merkez)

Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarından biri olan Rum Mehmet Paşa tarafından İstanbul'da yaptırılan cami ve medreseye vakıf olarak inşa edilmiştir. Kuzey - Güney yönünde uzanan enine dikdörtgen bir planlı olan tek katlı yapı içten içe 42 x 10 m. ölçülerindedir. Dört yönden giriş kapışı bulunmaktadır. Bina içten beş sivri kemerle altı bölüme ayrılmış ve üst örtü içten beşik tonozla kapatılıp, dıştan klasik kiremitli bir kırma çatı ile örtülmüştür. Dış cephelerde 29 dükkan yer almıştır. Güney ve batı girişlerinin dış kısımlarında daha geç devirlerde yapılan birer çeşme bulunmaktadır. Yapının inşaat malzemesi taş ve tuğladır. Günümüze oldukça iyi korunarak ulaşan bedestenin içi vakıflar tarafından küçük bölümler halinde satılmış ve bu bölümler yer yer tuğla duvarlarla çevrelenerek binanın plan özelliği bozulmuştur. Halen çeşitli kişiler tarafından hurda deposu olarak kullanılmaktadır. Ticari sit sahası olarak tescil edilen alan içerisinde kalan Bedesten Çeşnigir Camii, Cumhuriyet Hamamı ve sahadaki 19. yy. sonları ve 20. yy. başlarında inşa edilmiş dükkanlarla güzel bir çevre dokusu oluşturmaktadır. 500 yıllık tarihi Rum Mehmet Paşa Bedesteni yapısının Manisa Kültür ve Turizm hayatına kazandırılması yönünde ilk adımlar atılmıştır.

Manisa İli Tarihi 22

Kurşunlu Camii (Kula)

15. yüzyıl sonlarında Saruhanoğulları’ndan Hoca Seyfettin Bey tarafından yaptırılmış olan cami Selçuklu mimari tarzında inşa edilmiştir. Sonradan geçirdiği onarım sırasında tezyinatına çok önem verilmiştir. İnşasında kesme taş ve tuğla kullanılan caminin tasvirleri ve kalem işi süslemeleri dikkati çekmektedir.
Ayn-i Ali Camii (Manisa-Merkez)

Tek kubbeli kübik bir yapıdır. Üç sivri kemer açıklığı son cemaat yeri kubbelerini taşımaktadır. Minaresi kuzeydoğu köşesindedir. Tuğla malzeme kullanılarak yapılmıştır. Minberi taştan yapılmış basit bir minberdir. Yuvarlak kemerli bir niş halindeki mihrabın taç kısmı kabartma barok desenlerle süslenmiştir. Kaba yönü taş blokların derz aralarında yassı tuğla yerleştirilerek örülen beden duvarı çift sıra tuğla yerleştirilerek örülen beden duvarı çift sıra kirpi saçakla sonuçlanır. Kuzey yönündeki son cemaat mahalli mermer sütunlu üç sivri kemerli ve kubbeli revak sistemi şeklindedir. Taş söveli ve kemerli cümle kapısının iki tarafında birer basit mihrabiye nişi vardır. Mihrabı kaval silmeli, barok karakterli, sütunceli olup taç kısmında barok stilinde bitkisel desenler bulunmaktadır. 17. yy.'da yapıldığı tahmin edilen Ayni Ali Cami ve türbesi geçirdiği onarımlarla devrinin özelliklerini kaybetmiş, kapalı bir şehir planlaması sonucu
çevresindeki yüksek yapılarla görünümünü de yitirmiştir.
İbrahim Çelebi Camii (Manisa-Merkez)

H. 956 (M. 1549) tarihli, kare planlı tek kubbeli bir camidir. Son cemaat yeri üç kubbeyle örtülmüştür. Kuzey - batı köşesindeki minareye, çıkış kapısı son cemaat yerindedir. Bu kapının simetriği sol taraftadır. Bu kapı da caminin türbe kısmına açılmaktadır. Kare planlı kübik iç hacim bir kubbe ile örtülmüştür. Caminin son cemaat yeri alaturka kiremitli üç küçük kubbeyi taşıyan, mermer sütunlu, devşirme Bizans başlıklı ve sivri kemerli bir arkad sisteminden meydana gelmiştir. Kesme taşların derz aralarına ikişer sıralı yassı tuğla yerleştirmek suretiyle örtülen duvarlarına taş söveli dikdörtgen pencereler açılmış, lentoların üstüne tuğla ile sağır boşaltma kemeri örülmüştür. Caminin sol tarafındaki tek kubbeli kübik yapı, caminin banisine ait türbedir. Kitabelerinden biri basık kemerli cümle kapısının üstünde olup, ebced hesabı ile H. 956 (M. 1549) tarihini verir. İkinci kitabe, asıl kitabenin yukarısında sağ tarafa yerleştirilmiş bir tamir kitabesidir. Üçüncü kitabede son cemaat yeri sütunlarından soldan ikincisi üzerine oyulmuştur.
Lala Paşa Camii (Manisa-Merkez)

Lala Paşa tarafından H. 977 (M. 1596) tarihinde yaptırılmıştır. Cami kare planlı tek kubbelidir. Yapının son cemaat yerinde beş mermer sütun üzerinde dört sivri kemerin taşıdığı dört kubbe yer alır. Caminin sol kısmında bahçe içinde Lala Paşa mezarı bulunmaktadır. Cami büyük bir bahçe içindedir. Bahçe duvarının girişinin solunda kitabesi yer alır. Yapı sekizgen kasnaklı kubbe ile örtülüdür. Harim kısmı kare planlıdır. Kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. Yapı tuğla hatıllı duvar tekniği ile örülmüştür.
Derviş Ali Camii (Manisa-Merkez)

Anafartalar Mahallesi'ndeki Derviş Ali ismiyle bilinen cami, 15. yüzyılda yapılmış ve 19. yüzyılda tamamen yanmıştır. 1894 yılında enine dikdörtgen planlı ve ahşap düz tavan örtülü bir biçimde yeniden yapılan cami, ismini ve yerini yaşatmış bir belge olarak günümüze aktarılmıştır
Alaybey Camii (Manisa-Merkez)

Alaybeyi Ferhat Ağa tarafından H. 979 (M. 1571) yılında yaptırılmıştır. Enine dikdörtgen planlı, kırma çatılı bir camidir. Son cemaat yeri ve bahçedeki müştemilat sonradan yapılmıştır. Asıl cami, Kurtuluş Savaşı yıllarında yakılıp yıkılmış, daha sonra aynı yere bugünkü cami inşa edilmişti
Sarabat Camii (Manisa-Merkez)

Manisa İli Tarihi 21

Alaşehir fatihlerinden olduğu anlaşılan Mahmut Fakih oğlu Şeyh Sinan tarafından yaptırılmıştır. Çok kubbeli cami tipinde inşa edilmiştir. İç mekandaki orijinal kalem işleri ile mihrap ve minberi döneminin Osmanlı sanatının örneklerindendir. Önünde şadırvanı olan caminin zaviye ve kütüphanesi yangında tahrip olmuştur.

Caminin avlusunda bulunan Şeyh Sinan’ın kendi adına yaptırmış olduğu türbe, mevcut kitabeye göre 1465 yılında yapılmıştır.

Yıldırım Bayezid Camii (Alaşehir)

Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan cami, Ankara Savaşı’nın çıkması üzerine yarım kalmış ve çatısı ahşap olarak tamamlanmıştır. İşgal sırasında yakılan cami Kurtuluş Savaşı’ndan sonra onarım geçirmiş, çatı örtüsü ve minaresi tekrar yapılmıştır.
MANİSA İLİ KİLİSELER
St. Jean Kilisesi (Alaşehir)

Alaşehir’in üzerine kurulu olduğu Antik Philadelphia Kenti’nin akropolü durumunda olan Toptepe düzlüğündeki tapınak kalıntıları, Toptepe’nin kuzey eteklerinde erken Roma dönemi tiyatro kalıntıları, Bizans döneminde yapılmış olan surlar doğu kapısı ve M.S. VI. yüzyıla ait St. Jean Kilisesi en önemli eserlerdir. Havarilerden Ioannes adına yapılan, Ege Bölgesi’ndeki Hıristiyanlığın ilk çağlarına ait yedi kiliseden biri olan St. Jean Kilisesi’ne ait ayaklardan üç tanesi sağlam durumdadır. Payelerin yüksekliği, kalınlığı ve kemerlere bağlanışı, vaktiyle görkemli bir yapı olduğu izlenimini vermektedir.
Sinagog (Salihli)

Salihli İlçesinde bulunan Sardes Antik Kentindeki, antrenman sahasının güneyinde yer alan hamam-gimnazyum kompleksine ait büyük bir salon, geç Roma döneminde kentin Musevi cemaatine verilerek sinagog haline getirilmiştir. Bulunan İbranice bir kitabeden, binayı kentin Musevi cemaatine veren imparatorun İmparator Lucius Verus olabileceği anlaşılmaktadır.
MANİSA İLİ CAMİ VE KÜLLİYELER
Şahuban Camii (Gölmarmara )

Sarı İbrahim Paşa’nın kızı Şahuban Hatun tarafından, Şahuban Kadın Külliyesi’nin bir bölümü olarak 15.yüzyılda yaptırılmıştır. Kesme taş ve tuğladan yapılmış, kare planlı, tek kubbeli bir camidir. Günümüze ulaşmayan medrese bölümünde 1. Dünya Savaşına kadar öğretim devam etmiştir.
Halime Hatun Camii ve Külliyesi (Gölmarmara)

1566 yılında Manisa’da doğmuş olan, Sultan III. Murad’ın oğlu Şehzade Mehmet, 1584 yılından, III. Mehmet olarak tahta çıktığı 1595 yılına kadar Manisa’da sancakbeyi olarak görev yapmıştır. Dadısı ve süt annesi Halime Hatun adına Gölmarmara’da yaptırmış olduğu külliye, cami, medrese ve imaretten oluşmaktadır. 17. yüzyıl sonlarında külliyeye gelir sağlamak amacıyla bir de çifte hamam ilave edilmiştir.

İyi korunmuş bir biçimde günümüze ulaşan cami, Şahuban Camii’ne benzemekle birlikte daha gösterişli bir yapıdır. Taş ve tuğladan yapılmış, kare planlı ve yüksek pandantif kubbelidir. Kadınlar mahfili tavanının altın yaldızlı kalem işleri ve bir göbekle süslendiği, yarım kemer biçiminde duvara dayalı minberinin iki renkli mermerden yapıldığı görülmektedir.

Manisa İli Tarihi 20

Kurtuluş Savaşı sırasındaki yangında yanan ve sonraki yıllarda da yıkılan hankah ve imarethane binalarının yeri sonraki yıllarda park şeklinde düzenlenerek “Sultan Parkı” adı verilmiştir.
Muradiye Camii ve Külliyesi (Manisa-Merkez)

III.Murat adına 1583-1592 yılları arasında yaptırılan külliye cami, medrese, imarethane ve dükkanlardan oluşmaktadır. Projesi Mimar Sinan’a ait olan külliyenin inşası Mimar Mahmut Ağa tarafından başlatılmış ve ölümü üzerine Mimar Mehmet Ağa tarafından tamamlanmıştır.

Külliyenin en gösterişli bölümünü oluşturan kesme taştan yapılmış ters T planlı cami, klasik Osmanlı mimarisinin en zarif örneklerinden biridir. Cami ortada bir büyük merkezi kubbe, yanlarda ve güneydeki mihrap çıkıntısında ise tonozlu çatı sistemi ile örtülmüştür. Kuzey cephesinin köşelerinde tek şerefeli bir çift minaresi vardır. İnce süslemeler ile bezeli iç mekana, fildişi, sedef ve bağa kakmalarla bezenmiş çift kanatlı bir kapıdan girilmektedir. Mihrap duvarı İznik çinileriyle kaplıdır. Mermer minber çok değerli bir sanat eseridir. Üst pencerelerde cam işi süslemeler yer almaktadır. Güneydoğu köşesinde bulunan mermerden yapılmış hünkar mahfilinin tavanı malâkari işlemelerle, kubbe, tonoz, kemer ve pencerelerin etrafı ise kalem işleri ile bezenmiştir.

Medrese, klasik Osmanlı medrese plan ve şekline bağlı kalınarak yapılmıştır. Giriş kapısı batı cephesinde olup revakların gerisinde kuzey, güney ve batı yönlerinde odalar yer almaktadır. Kubbe ile örtülü olan bu odaların içinde ocak ve dolap nişleri bulunmaktadır.

İmarethanenin planı medrese planına benzemekte olup revakların gerisinde avluyu “U” şeklinde saran mutfaklar, yemekhaneler ve erzak depoları yer almaktadır. Mutfak bölümlerinde büyük ocaklar ve bir çeşme bulunmaktadır.

Medrese ve imarethane bölümleri günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

Medrese ile cami arasındaki avluda yer alan kütüphane 1812 yılında Karaosmanoğulları’ndan Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde Mimar Sinan Çocuk Kütüphanesi hizmet binası olarak kullanılmaktadır.
Dilşikar Hatun Camii ve Külliyesi (Manisa-Merkez)

Külliye 16.yüzyılda Manisa Alaybeyi olan Ferhat Ağa ve eşi Dilşikar Hatun tarafından inşa ettirilmiştir. Külliye cami, imaret, sıbyan mektebi ve çifte hamamdan meydana gelmektedir.

Cami 1579 yılında inşa edilmiştir. Kare planlı olan caminin tek kubbesi sekizgen olup kiremitle kaplıdır. Caminin son cemaat yeri daha sonra ilave edilmiştir. Zaman içinde geçirdiği onarımlar sonucu orijinal özelliklerini yitirmiştir.

Klasik Türk hamam mimarisinin örneklerinden olan külliyenin hamamı da aynı yüzyıla tarihlenmektedir.

İmarethane günümüze ulaşamamıştır
Paşa Camii ve Hamamı (Akhisar)

1469 yılında Sarı Ahmet Paşa adına yapılmış, revaklı, ferah bir camidir. Sütunsuz kemerler üzerine oturmuş tek bir kubbesi bulunan caminin, diğer camilerden farklı bir özelliği, biri sağ diğeri sol tarafta olmak üzere iki namazgahının olmasıdır. Doğu ve batı cephelerindeki pencerelerin yarı saydam renkli camları Türkiye’nin ilk cam fabrikasının üretimidir.

Ayrıca Sarı Ahmet Paşa’nın imaret, hamam ve vakfa gelir getirmek amacıyla yapılmış dükkanları bulunmaktadır
Yeni Camii ve Külliyesi (Akhisar)

II. Bayezid’ın eşi Gülruh Sultan tarafından yaptırılan külliye, cami, hamam, medrese imaret ve bedestenden oluşmaktaydı. Külliyeye ait, Akhisar Belediye meydanındaki Yeni Camii tek kubbeli tek minareli bir camidir.

Külliyenin hamam bölümü de halen kullanılmakta olup, medrese, imaret ve bedesten bölümleri ise yıkılmıştır.
Şeyh Sinan Camii (Alaşehir)

Manisa İli Tarihi 19

Hatuniye Camii dikdörtgen planlı, tek minareli sade bir camidir. Ana mekan, sekizgen bir kasnak üzerine oturan bir büyük ve iki yanda ise küçük kubbe ile örtülmüştür. Son cemaat yeri ise altı sütun üzerine oturan beş küçük kubbeyle kaplanmıştır. Minaresi zikzak kırmalarla süslüdür. Yalancı kündekari tekniği ile yapılmış olan minberi, Türk süsleme sanatlarının güzel örneklerinden biridir.
Caminin batı kısmında yer alan sıbyan mektebi dikdörtgen planlı olup tuğla hatıllı, kaba yonu taş örgü tekniği ile inşa edilmiştir.
Külliyenin medrese ve imarethane bölümleri, diğer birçok eser gibi, Kurtuluş Savaşı sırasında yanıp yıkıldığından günümüze ulaşmamıştır.

Gelir getirmesi amacıyla 1497 yılında da Kurşunlu Han külliyeye ilave edilmiştir. Kayıtlara göre han altta 36, üstte 38 odaya, havuzlu büyük bir avluya ve ahıra sahiptir
Sultan Camii ve Külliyesi (Manisa-Merkez)

Kanuni Sultan Süleyman sancak beyi olarak Manisa’da görev yaptığı dönemde annesi Hafsa Sultan’da yanında bulunmaktadır. Sultan Süleyman İstanbul’a gidip tahta oturunca Mimar Acem Ali’yi cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret ve hankahtan meydana gelen bir külliye inşa etmesi için görevlendirmiştir. 1522 yılında tamamlanan bu yapılara daha sonra dar-üş şifa ve çifte hamam ilave edilmiştir.

Cami 16.yüzyıl Osmanlı mimarisinin ildeki en önemli örneklerindendir. Külliyenin ana binası olan cami, kesme taş ve tuğladan sade bir üslupla yapılmış, ortada bir büyük, yanlarda iki küçük kubbeyle örtülmüş, iki minareli bir camidir. Mermer minberi oyma ve kabartmalıdır. Kadınlar mahfelinde ise ahşap oymalar bulunmaktadır. Ünlü Mesir Macunu’nun halka saçıldığı cami olması sebebiyle halk arasında Mesir Camii adıyla da anılmaktadır.

Cami avlusunun kuzeyini çevreleyen medrese binası, ana girişi kuzeye bakan on odalı bir yapıdır. Misafirhane ve yemek odaları beşik tonoz örtülmüş, diğer mekanlar kubbe ile kapatılmıştır.

Medrese binasının kuzeydoğusuna düşen iki odalı sübyan mektebi, kuzeyinde yer alan hamam ve dar-üş şifa, çeşitli tarihlerde yapılan onarımlar sayesinde sağlam durumda günümüze ulaşmıştır. Hamamın kadınlar ve erkekler bölümleri aynı mimari düzenlemededir. Soğukluk ve ılıklık bölümleri yan yanadır. Sıcak bölümün orta kubbesinin kasnağından yedi aydınlatma penceresi vardır, ayrıca kubbelerin ortasına birer aydınlatma feneri yapılmıştır.

Manisa İli Tarihi 18

İvaz Paşa Camii (Manisa-Merkez)
Karaköy semtindeki yer alan cami, 1484 yılında İvaz Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami bir büyük kubbeyle örtülü ve tek minarelidir. Son cemaat yeri ise beş yuvarlak sütun üzerine oturan dört kubbe ile örtülüdür. İnşaatında kesme taş ve tuğla kullanılan caminin tuğla işçiliği önemlidir. Caminin son cemaat yerinin doğusunda yer alan mezar ise İvaz Paşa’ya aittir.
Hatuniye Camii ve Külliyesi (Manisa-Merkez)
1490 yılında II.Bayezid’ın eşi Hüsn-i Şah Sultan tarafından yaptırılan külliye cami, medrese, imarethane ve sıbyan mektebinden oluşmaktadır.

Manisa İli Tarihi 17

Cami ile medrese arasındaki geçidin güney duvarından açılan bir kapıyla girilen türbede bulunan dört sandukanın İshak Çelebi ve ailesine ait olduğu sanılmaktadır.
Külliyenin hamamı ise “Çukur Hamam” olarak bilinmekte olup günümüzde hayli harap bir durumdadır. Hamamın külliyeye gelir getirmesi amacıyla yapıldığı vakfiyesinden anlaşılmaktadır.
Çeşnigir Camii (Manisa-Merkez)
Eski garaj civarındaki Esnaflar Parkı’nın güney kenarında bulunan cami, 1474 yılında Fatih Sultan Mehmet’in azatlı kölesi Çeşnigir Sinan tarafından yaptırılmıştır. Enine dikdörtgen planlı, kesme taştan yapılmış, ortada bir büyük, köşelerde ise dört küçük eliptik kubbe ile örtülmüştür. Batı bitişiğindeki kare planlı küçük kütüphane ise, 1831 yılında Karaosmanoğulları’ndan Hacı Sabri Ağa tarafından yaptırılmıştır.

Manisa İli Tarihi 16

Spil Dağı’nın kuzey eteklerinde, şehre hakim bir konumda yer alan külliye cami, medrese ve türbe ile kuzeydoğusundaki hamamdan meydana gelmiştir. Saruhan Bey’in torunu İshak Çelebi tarafından 1366 yılında Mimar Emet Bin Osman’a yaptırılmıştır. İnşasında kaba yonu taş, tuğla ve bazı antik mimari unsurlar kullanılmıştır.
Cami enine dikdörtgen bir plana sahip olup sekizgen ayak sistemi üzerine oturan bir büyük kubbeyle örtülmüştür. Tek minareli olan caminin hakiki kündekari tekniği ile yapılmış olan minberi Beylikler Dönemi Türk ahşap oymacılığı’nın şaheserlerinden biridir. Minber kapısı Manisa Müzesi’nde muhafaza edilmektedir.
“Fethiye Medresesi” adıyla da anılan medrese, caminin batı bitişiğinde tek eyvanlı, iki katlı olarak camiden on yıl kadar sonra aynı mimar tarafından yapılmıştır. Kentin en eski medresesi olan yapının kuzeye bakan taç kapısının her iki yanında birer çeşme bulunmaktadır.

Manisa İli Tarihi 15

Kuzey cephesi sarp kayalık üzerine oturmuş olan, karemsi planlı iç kale doğu, batı ve güney yönlerinde bir dış surla çevrilmiş ve dış sur belirli aralıklarla kulelerle tahkim edilmiştir. Güney cephede belirgin olan dış surun doğu ve batı bölümleri yıkılmıştır. Kuzeyden bakıldığında oldukça sağlam ve etkileyici bir görünüme sahip olan iç kaledeki mekanların büyük bir kısmı yıkık durumdadır..
Halk arasında “Yoğurtçu Kalesi” adıyla anılmaktadır. Kalede henüz kazı çalışmaları yapılmamıştır.
Ulu Camii ve Külliyesi (Manisa-Merkez)

Manisa İli Tarihi 14

İç kale : Beşgen bir plana sahip olduğu için “Sandık Kale” olarak adlandırılmıştır. Surları yedi kule ile tahkim edilmiştir. Girişi güney yönündeki dar bir kapıdan sağlanmıştır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bulunduğundan söz ettiği otuz ev, ambarlar, iki sarnıç ve camiden günümüze ancak sarnıç kalıntıları ulaşmıştır.
Yoğurtçu Kalesi: (Manisa-Merkez)
Manisa merkeze 20 km kadar uzaklıkta, Uzunburun Köyü yakınlarındadır. Gediz Vadisi’ne hakim bir konumda bulunan kalenin 12.yüzyıl sonları veya 13.yüzyıl başlarında yapılmış olması muhtemeldir.

Manisa İli Tarihi 13

MANİSA İLİ KALELER
Kaleler
Manisa Kalesi: (Manisa-Merkez)
Manisa’nın hemen güneyindeki Spil Dağı’nın kuzey yamaçlarında kalıntıları görülen kale dış kale ve iç kale olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir. Yapım tarihi bilinmemekle beraber 13. yüzyıl başlarına tarihlenebilir. Kale Bizans mimarisinin genel özelliği olan tuğla hatıllı moloz taş örgü tekniği ile yapılmıştır.
Dış kale : 4.5 km olan ve 13 kule ile tahkim edilen dış kalenin yedi kapısından ikisine ait kalıntılara ulaşılmıştır.

Manisa İli Tarihi 12

Tel No : 0 236 2311071
Faks No : 0 236 2320062
Açık-Kapalı Olduğu Saatler : 08.30-12.00 13.00-16.45
Ücretler : Yabancı - Yerli : 2 YTL.
**Müzemiz Pazartesi günleri kapalıdır.
Kula Kenan Evren Etnografya Müzesi
Manisa’nın Kula İlçesindedir. 7. Cumhurbaşkanımız Kenan Evren’in Kula İlçesinde doğduğu ev kamulaştırılmış ve Etnografya Müzesi olarak düzenlenmiştir. Halen özel müze statüsü ile Kula Belediye Başkanlığı sorumluluğunda bulunmaktadır.

Manisa İli Tarihi 11

 Arkeoloji bölümünde bronz çağdan Bizans dönemi sonuna kadar lahitler, mezar taşları, mozaikler, toprak kaplar, heykeller, büstler, cam ve fildişi objeler sergilenmektedir. Ayrıca Sardes Örenyeri’nden çıkarılan eserlerin ve mozaiklerin yer aldığı Sart salonu, antik çağ altın takıları, gümüş eşyaları ve oyun takımları örnekleri ile antik çağdan Osmanlı dönemine kadar uzanan döneme ait altın, gümüş ve bronz sikkelerin yer aldığı hazine odası ayrı bir çekiciliğe sahiptir.
Beylikler döneminden Osmanlı dönemine, yöre halkının gelenek, görenek ve yaşam tarzına ilişkin çeşitli eşyaların sergilendiği, medrese binasında yer alan etnografya bölümünde ise giysiler, silahlar, saray ve tekke eşyaları, çini sanatımızdan çeşitli örnekler, 17. ve 18. yüzyıla ait yazma eserler ve yazı takımları, kur’an ve cüz muhafazaları ile, oyma ve fildişi kakmalarla süslü hakiki kündekari tekniği ile yapılmış Ulu Camii minber kapısı görülebilir.

Manisa İli Tarihi 10

MANİSA İLİ MÜZELER
Müzeler
Manisa Müzesi -Detaylı Bilgi
Yörede bulunan eserler önceleri Muradiye Külliyesi’nin medrese bölümünde depolanmaya başlanmıştır. Zamanla eserlerin çoğalması sebebiyle medrese bölümü dönemin yerel yöneticilerinin girişimleriyle 29 Ekim 1937 tarihinde müze olarak açılmıştır. Medrese bölümü de yetersiz kalınca 1972 yılındaki restorasyon çalışmalarından sonra yapılan düzenlemeyle, imarethane bölümü arkeolojik eserlere, medrese bölümü ise etnografik eserlere ayrılmıştır.
Batı Anadolu’nun çeşitli yerlerinden toplanan arkeoloji bölümündeki eserler, yöredeki eski uygarlıkların kültür ve yaşam özellikleri hakkında fikir vermeleri açısından büyük önem arz etmektedir. Müzenin diğer bir önemli özelliği, Lidya Krallığı’nın başkenti Sardes Örenyeri’nde 1958 yılından beri sürdürülen kazılarda bulunan eserlerin burada sergilenmesidir.

Manisa İli Tarihi 9

30 Ağustos 1922’deki Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlanması üzerin Fahreddin Paşa komutasındaki kolordu İzmir’e doğru ilerleyerek Yunan direnişini kırmıştır. İzmir’e doğru kaçan Yunanlılar ve yerli Rumlar kenti ateşe vermiş, günlerce süren yangında tarihin Manisa’ya kazandırdığı büyük kültürel mirasın önemli bir kısmı yok olmuştur. Yaklaşık üç yıl Yunan işgalinde kalan şehir 8 Eylül 1922 tarihinde kurtarılmıştır.
1923’de Saruhan adıyla vilayet olan şehrin adı, 1927 yılında Manisa olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde yeniden imar gören Manisa, karayolu ve demiryolu ulaşımı bakımından önemli bir noktadadır. Zirai, ticari ve sanayi açısından da ülkemizin gelişmiş illeri arasında bulunmaktadır.

Manisa İli Tarihi 8

16. yüzyıl sonlarına kadar genelde sakin olan Saruhan Sancağı’nda bu tarihten sonra bütün Anadolu’da olduğu gibi eşkıyalık hareketleri görülmeye başlar. Yaklaşık iki asır devam eden eşkıya, suhte (medrese öğrencisi) ve sipahilerin yağma ve talanlarından bölge büyük zarar görmüştür. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgeye hakim olan Karaosmanoğulları bu tür hareketleri büyük ölçüde sona erdirmiştir.
Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesine dayanılarak 15 Mayıs 1919’ da bölgede Yunan işgali başlar. İşgal sırasında Manisa Merkezde İstihlâs-ı Vatan, Cemiyet-i Müderrisîn, Demirci’de Müdafa’a-i Hukûk-u Osmânî, Gördes’de Hareket-i Milliye Teşkilatı, Kırkağaç’da İstihlâs-ı Vatan, Kula’da Redd-i İlhak, Soma’da Müdafa’a-i Hukuk ve Turgutlu’da Müdafa’a-i Hukûk-u Osmâni adlı Cemiyetler kurularak Yunan işgaline karşı mücadeleler verilmiştir.

Manisa İli Tarihi 7

Manisa 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, ancak Ankara Savaşı sonrası Timur bölgeyi yeniden eski sahiplerine iade etmiştir. 1412 yılında ise Çelebi Mehmed kesin olarak Manisa’yı Osmanlı egemenliği altına sokmuş ve Saruhan Sancağı adıyla idari bir birim haline getirmiştir. Manisa 1437-1595 yılları arasında Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları önemli siyasi merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bu dönemde II. Murad, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmet ve I. Mustafa gibi daha sonra Osmanlı tahtına da oturmuş padişahların da içerisinde olduğu 16 şehzade Manisa’da sancakbeyliği yapmışlardır.
Bu dönem zarfında Manisa’da şehzadeler ve maiyyetlerindekiler cami, medrese, han, hamam, imaret, çeşme, hastane, köprü ve kütüphane gibi birçok vakıf eserleri yaptırmışlardır. Bunların bir kısmı günümüze kadar ulaşabilmiştir. II. Murad’ın yaptırmış olduğu başta Saray-ı Amire olmak üzere birçok eser ise zamana yenik düşmüştür.

Manisa İli Tarihi 6

Manisa 1313 yılının 25-26 Ekim’ine tekabül eden Regaip Kandili gecesi Alpagı oğlu Saruhan Bey komutasındaki askerler tarafından fethedilmiş ve Saruhanoğulları Beyliği’nin merkezi haline getirilmiştir. 1346 yılında ölen Saruhan Bey’in türbesi şehrin merkezindedir. 
Yerine önce oğlu İlyas Bey, onun ölümüyle de İshak Çelebi bey olmuş ve beyliğin en ihtişamlı dönemlerini yaşatmıştır. Ulu Camii ve Medresesi, Mevlevihane ve Çukur Hamam gibi birçok eseri İshak Çelebi şehre kazandırmıştır. Tahminen 1390 yılına doğru vefat etmiş ve kendi yaptırdığı türbesine gömülmüştür.

Manisa İli Tarihi 5

İstanbul 1204 yılında Latinler tarafından işgal edilince imparatorluk merkezi İznik’e taşınmıştır. İmparator Iannes Ducas Vatatzes’in otuz yılı aşkın bir süre oturması sebebiyle Magnesia ekonomik, sosyal ve stratejik açıdan Batı Anadolu’nun en önemli şehirlerinden biri haline gelmiş ve imparatorluk merkezi görevini üstlenmiştir.
 İmparator 1255 yılında Manisa’da ölmüş ve buraya gömülmüşse de mezarının yeri belli değildir. Sardes, Philadelphia, Thyateira ve Magnesia Kalesi kalıntıları Bizans döneminden kalan kalıntılardır. 1261 yılında İstanbul Latinlerden geri alınınca Manisa önemini yitirmiştir.

Manisa İli Tarihi 4

Daha sonra Bölge Bergama Krallığı’nın egemenliğine girmiştir. Bölgenin önemli kentlerinden Philadelphia’ya (Alaşehir) ismini dönemin krallarından II. Attalos Philadelphos vermiştir. Bergama Krallığı III. Attalos’un ölümünden sonra (M.Ö. 133), vasiyeti üzerine Roma İmparatorluğu’nun yönetimine devredilmiştir. M.S. 17 yılında meydana gelen büyük depremde bölgedeki Magnesia, Thyateira, Philadelphia ve Sardes gibi bütün yerleşimler büyük ölçüde yıkılmışsa da İmparator Tiberius’un katkılarıyla yeniden inşa edilmiştir.
Roma döneminde bölgede üretim ve ticaret canlanmış, Gediz ve Bakırçay vadilerinde mevcut tarımsal ürünlere yeni çeşitler eklenmiştir. M.S. 395 yılında Teodisius’un imparatorluğu iki oğlu arasında pay etmesiyle Manisa ve çevresi Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. Hıristiyanlığın batıya doğru yayılmasında, Philadelphia, Sardes ve Thyateira kentlerinin önemli rolü olmuştur. Magnesia da bu dini ilk benimseyen kentlerden olmuş sonra da önemli bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir.

Manisa İli Tarihi 3

 Tarihte, devlet güvencesinde ilk parayı basan Lidya Krallığı’nın başkenti bugünkü Sardes (Sart) şehriydi. Paktalos (Sart) Çayı’ndan çıkarılan altın madeni ile ünlüydü. Lidya Krallığı gücü ve zenginliğiyle ünlü son Kral Krezüs’ün adıyla özdeşleşmiştir. Ancak M.Ö. 546 yılında Persler tarafından yıkılmıştır. İrili ufaklı çok sayıda tümülüsün yer aldığı Bintepeler Mevkii bu devri simgeleyen eserleri barındırmaktadır.
Bölge; M.Ö. 546 yılından M.Ö. 334 yılına kadar Pers egemenliğinde kalmıştır. Sardes bu dönemde de önemli bir ticaret merkezidir. M.Ö. 334’de Trakya üzerinden Anadolu’ya geçen Büyük İskender, Pers ordularını yenerek Suriye’ye doğru ilerlemiş ve Pers egemenliğine son vermiştir. Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden sonra satraplıkların birbirleriyle mücadelesi M.Ö. 301 yılında İskender İmparatorluğu’nun sonunu getirmiştir.Bu döneme ait en önemli eser Sardes Örenyeri’ndeki Artemis Tapınağı’dır.

Manisa İli Tarihi 2

MANİSA İLİ TARİHÇE
Tarihçe
Manisa ve yöresinin tarih öncesi ile ilgili pek bilgi yoktur. Salihli Sindel Köyü’nde bulunan Paleolitik Çağ’a (Yontma Taş Devri) ait fosil ayak izleri yörede insan topluluklarının yaşadığını kanıtlayan ve yaklaşık 26.000 yıl öncesine tarihlenen buluntulardır. Kırkağaç Yortan Köyü’nde bulunan mezarlar ise, farklı bir mezar kültürü olan Tunç Devri’ne aittir.
Hermessos ve Kaikos ya da bugünkü adıyla Gediz ve Bakırçay vadilerinde kurulmuş olan Tantalis (Manisa) ve Thyateira (Akhisar) bölgede bilinen ilk yerleşimlerdir.
Manisa’nın, Yunanistan’ın Teselya Bölgesi’ndeki Pelion Dağı civarından göç eden Magnetler tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Bölge M.Ö. 1450-1200 yıllarında Hititlerin etkisinde kalmıştır. Kybele bereket tanrıçası kabartması yöredeki Hitit varlığın göstermektedir. M.Ö. 1200’lerde ise Lidyalılar gelmiş ve Kızılırmak’a kadar bütün Batı Anadolu’ya egemen olmuşlardır.

Manisa İli Tarihi 1

MANİSA İLİ TARİHİ VE TARİHİ YERLERİ
MANİSA-TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ
manisa
MANİSA
Yüzölçümü: 13.810 km²
Nüfus: 1.260.169 (2000)
İl Trafik No: 45
manisa trih,manisa tarihi eserler,manisa tarihi yerler,manisa camilar,manisa resimler,manisa fotoğraflar,manisa video,manisa manzaralar,amanisa görüntüler,manisa yemekleri,manisa spor,manisa haber,manisa emlak,manisa konut,manisa kiralık,manisa satılık,manisa araç,manisa müze, manisa doğa ,manisa dernek,manisa hamamları,manisa mesir macunu,manisa osmanlı,,manisa turizm,manisa otelleri,manisakonaklama,manisa pansiyon,manisa yurt,manisa iklim,manisa harita,manisa kültür,manisa ekonmi,manisa tarım,manisa hayvancılık, manisa sanat,,manisa dağları,manisa akarsular,manisa doğa,manisa gezi,manisa bitki,manisa meyvecilik,manisa sebzecilik,manisa madenleri,manisa örf,manisa düğün,manisa reklam,manisa deniz,manisa kumsal,manisa tatil,manisa sağlık, manisa hastahanesi,manisa eğitim,manisa okul,manisa ünüversite,manisa liseleri,manisa,manisa 

Batı Anadolu'da Spil Dağı ile Gediz Nehri arasında yer alan Manisa, Ege Bölgesinin ulaşım bakımından önemli bir noktasında bulunan zirai, ticari ve sanayi açıdan gelişmiş bir kentimizdir. Tarihi M.Ö. 3000 yıllarına inen ilde Hitit, Frig, Lidya, Makedon, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı uygarlıklarına ait izler bulunmaktadır. Tarih boyunca kültür ve sanatın yoğunlaştığı, ticaret yollarının geçtiği Manisa, kültürel ve doğal zenginlikleri ile ilgi çekici tatil olanakları sunmaktadır.

6 Ocak 2013 Pazar

Introducing Manisa Province 17

- Spil Mountain in Manisa and İzmir by the time watching the group,
- Spil national park to visit and, without seeing the wild horses,
- Aigai strolling around the ancient city,
- The ancient city of Sardis and the Temple of Artemis, seeing,
- Salihli-Gölmarmara tumulus on the way up to 90 (of royal tombs) in the Region Visiting the Bintepeler,
- Salihli near the town of fossil footprints dating back 15,000 to 25,000 years without seeing
- Alasehir seeing in the Church of St. Jean,
- Visit the town of Kula, Kula homes, traditional crafts bazaar on still being carried out, the fairy chimneys, lava flows and seeing and Kula Volcano Divlit shut casserole, sweet and grassy pidelerini and höşmerimini or eating, leblebisinden Tasting
- Soma - Darkale the village without seeing
- Salihli wood meatballs, Manisa, Manisa kebab eating,
... Dönmeyin.

Introducing Manisa Province 16

Camedan or eagle's wing, called parts, short jacket worn over. In front, short jacket open and düğmesizdir for embroidery can be seen. The wing was erected, called the shoulder to the body parts. All body and black wings kaytanla processed.
Worn for protection under the worst of the weather folk poturun "Karadon" is usually black in color. In the form of a narrow-cut trousers karadonun lastiklidir waist. Potur are blue or gray fabric. From the front side of the leg part of the black kaytanla processed. Heading his waist, the potur, plenty goes below the belt, not the network. Height at the level of the knee.
Waist, 20 cm wide, the gap between cepkenle potur, cotton or woolen fabrics "waist belt" wrapped. Then wrapped in shawls. Names according to where they touched, this generations "Tripoli-generation" or "beginner shawl" is also. More visible on the front of the waist belt, because armed, smoke, watch chain, pistov, mounted accessories such as napkins.
Up, the color of raw wool, worn socks nakışsız. Bellows boots, black, leather-based, leather-lined interior and konçu extends from the knee cap.
Do not Leave Without
- Manisa Museum, Muradiye Mosque, Ulu Mosque and the Sultan Mosque and the mosque complex scattering Mesir toothpaste without traveling,
- Weeping Rock Niobeyi without seeing

Introducing Manisa Province 15

Traditional dress for women's dress worn on top. In the past the jacket of purple velvet, front, back, arms rendered in the sim, or gilded silver, in the astarlanırdı. Today, however, because of not having this kind of "ilban called" satin fabric with embroidered jackets worn in the till. ilbadelerin arm, collar and skirt are decorated with bits Sütaş or scales.
Get up, woven, short-sleeved, embroidered or plain colored socks are worn. Shoes made the buffalo gönünden, is to be raised up to the tip of the nose "into the sky overlooking the" so-called konçu ankle wrap sandal boots worn with height.
Menswear
It is not possible to find the area using traditional male clothes. This contemporary clothing clothing left at the location. However, in accordance with the originals, folk dance performances to wear clothes.
Primarily located in the red fez. Adorned with colorful embroidery on the fez wrapped in writing. Çitare the body, or the so-called raw cloth made of fabric, collar, open front long-sleeved top.
On the narrow-cut shirt, long under the chest, ending a long-sleeved, short jacket worn with liner inside. Traditional dress is usually blue or gray gabardine fabric or cloth, front, back and arms with gilt or black kaytanla processed.

Introducing Manisa Province 14

After completion of the internal harness, worn round the ankle down to the üçetek. Üçetek as well as satin, çitare, Beşyol, given names, such as a railroad-striped fabrics are also made. üçeteğin internal primer, at arm's length bolero arm is 10-15 cm long. According to local differences, making the rounds on the back of the waist part of the two front üçeteğin, it has been released in various forms, such as would be connected. In some places, instead of üçetek also seen wearing a long kirtle.
Coarse fabric woven in the area at the back of the waist and the top of Üçeteğin, the back ends of the holly (at the waist, dongurdaklı generation) is connected. The front section of the "çekki", "before" associated with names such as connected to the apron. Aprons, such as mohair, wool, hand-woven fabrics can be made, where the fabric is white or colored stock. Colored tassel ends of ropes above the apron and skirt or ruffle sewn nakışlanır. According to the economic status of the family silver or the BAFO belt attached to the waist.

Introducing Manisa Province 13

Clothing, cotton fabric to the bottom of the shirt is worn inside the body. Usually ends of the arms and skirt with collar edges or nakışlanır Lounge.
According to the intended use of baggy flannel, satin or velvet, is made. Shalwar legs with rubber, knee length at the level of the network.
In some areas inside the shirt on the "boring" so-called, ending under the chest length, sleeveless, vest-type garment worn on the front.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız